ASKI MEMNU 71.BOLUM FRAGMANI www.berensaat.info
Yükleyen happycloud35. - TV dizilerini ve programlarını online izleyin.
Etiketler: Askı Memnu 71. Bölüm Fragmanı
“Aşk-ı Memnu”da dengeler değişince, izlenme oranı patlama yaptı. Bihter’in, annesinin ayaklarına kapandığı bölüm reyting sıralamasında zirveye oturdu.
avaş gözyaşıyla bitti Aşk-ı Memnu”nun önceki akşam ekrana gelen bölümünde Bihter, bebeğini aldırdı. Bir de büyük aşkı Behlül’ün gözünün önünde Nihal’e tutulması ve evlilik planlarını hızlandırması, genç kadını uçurumun kıyısına sürükledi. Ve Bihter, bugüne kadar savaş halinde olduğu annesinin dizlerine kapanarak “Ölüyorum anne, kurtar beni” diye ağladı.
Firdevs evlenmeyecek Dengelerin değişmesi, reytingleri de etkiledi. Dizinin bu bölümü, A/B’de yüzde 47.2 izlenme payı, Tüm Kişiler’de yüzde 39 izlenme payı ile birinci oldu. Nebahat Çehre ise artık sona yaklaşıldığını açıkladı: “Son 7-8 bölüm kaldı. Güzel bir yerde bırakmak istiyoruz. Bir de sır vereyim, Firdevs evlenmeyecek. Paragöz biri olsaydı, o zengin kısmeti reddetmezdi.”
Kaynak: milliyet.com.tr
Etiketler: Kurtar anne ölüyorum
Annesine "Bu işi sen yaptın, sen boz." diyen Bihter, Behlül-Nihal ilişkisinin yaşanmasına tahammül edemediğini bir kez daha göstermiş oldu. Firdevs Hanım ise Bihter'in sert tutumu karşısında soğukkanlılığını koruyarak "Her şeyi evliliğini kurtarmak için yaptım. Artık onları kimse ayıramaz. Birbirlerini seviyorlar." diyerek Bihter'in Nihal-Behlül aşkını kabullenmesini istedi. Gözyaşlarına boğulan Bihter "İşte ben de bunu kabullenemiyorum. Gözlerimin önünde birbirlerini seviyorlar. Ben işkenceler içinde kıvranırken onların mutluluğundan ölüyorum." dedi. Bakalım önümüzdeki bölümlerde Firdevs Hanım, kızının acı haykırışlarına merhem olabilecek mi?
Etiketler: Bihter'i hiç böyle görmediniz
Nihal niye çarpık yürüyor?
Aşk-ı Memnu'da oynadığı Nihal karakteriyle tanınan Hazal Kaya dizide niye çarpık çurpuk yürüdüğünü açıkladı. Ayrıca dizideki yürüyüş tarzlarının çok eleştirilerildiğini de belirtti
Aşk-ı Memnu dizisinde Adnan Ziyagil'in kızı Nihal Ziyagil'i canlandıran oyuncu Hazal Kaya, rol aldığı dizi ve yaşamı hakkında ilginç açıklamalar yaptı.
Hazal Kaya, bir ödül törenine katıldı. Törende dizideki kıyafetlerinin aksine sade ve şık giyim tarzıyla dikkat çeken Kaya, tören çıkışında yaşıtı olduğu hayranlarının yoğun ilgisiyle karşılaştı ve onlarla bol bol fotoğraf çektirdi.
Dizideki gösterişli kıyafetlerinin aksine sade olmayı sevdiğini söyleyen Hazal Kaya, dizide topuklu ayakkabılarıyla yürüyüş tarzlarının eleştirilmesine de değinerek, "Kimileri dizideki yürüyüşlerimizi eleştiriyor, buna da anlam veremiyorum.
Günde 6 saat topuklu ayakkabı giyince ister istemez yürüyüşümüz değişiyor" dedi.Aşk-ı Memnu' dizisinde oyuncuların giydiği her şeyin moda olmasının sorulması üzerine; 'Evet böyle bir durum var. Aşk-ı Memnu bir moda dizisi oldu" dedi.
BOŞ ZAMANLARINDA NE YAPIYOR? Genç oyuncu, "Kendime çok az zaman ayırabiliyorum. Bu ayırdığım zamanda da bana yarar sağlayacak şeyler yapıyorum.
Bol bol film izliyorum, kitap okuyorum ve tango dersleri alıyorum" diye konuştu.
kaynak: milliyet.com.tr
Etiketler: Nihal niye çarpık yürüyor?
Kanal D'de Ekrana Gelen Aşk-ı Memnu Dizisinde Behlül, Bihter'den Sonra Nihal'le Sevişti.
Nihal'i oynayan Hazal Kaya'nın yaşının küçük olması seyirciden tepki çekti Halit Ziya Uşaklıgil'in romanından uyarlanan Aşk-ı Memnu dizisi, sevişme sahneleriyle vatandaşın tepkisini çekmişti.
Beren Saat'in oynadığı Bihter ile Kıvanç Tatlıtuğ'un canlandırdığı Behlül'ün sevişmesi, diziyi reytinglerin zirvesine de taşıdı. Son bölümde ise; Behlül ile Nihal birlikte olunca vatandaşın tepkisi arttı.
Seyirciler, Nihal ve bu karakteri oynayan Hazal Kaya'nın yaşının küçük olması nedeniyle RTÜK'ü şikayet yağmuruna tuttu. Kulislerde, dizinin ekrana geldiği kanala Ceza gelebileceği konuşuluyor.
TelevizyonGazetesi.com
WwW.BeReNSaat.İnFO
Etiketler: Seyirciyi Kızdırdı...
Şebnem ÖZCAN - BUGÜN
Çok merak ediyorum, Beren Saat'in akıl hocası kim?
Hangi, sağduyudan yoksun kişi, bu kızcağızın olgunlaşmamış ham beynini ele geçirmiş, canı istediği gibi yönetiyor?
Mutlaka akıl danıştığı birileri var, o her kimse, görüyoruz işte, Beren'i çoktan ateşin içine attı.
Çatır çatır yanışını izliyor.
Böyle giderse küllerini hep beraber süpüreceğiz.
Yok eğer kariyeriyle ilgili kararları kendi başına alıyorsa, çok saftorik!
Yani bu camiaya hiç ait değil.
Bir abla olarak şunu tavsiye edebilirim; yazık olmadan, yol yakınken kendisini oyunculuktan azat etsin!
XXXXXX
Beren Saat'te her şey tamam olsaydı, 'Aşk-ı Memnu' da 'kötü yenge Bihter' rolünden sonra kendisini yerle bir edecek iki ayrı sinema filmi teklifini kabul etmezdi.
Aklı salim biri o sahnelere 'evet' demez.
Bir kere, adın zaten çıkmış dokuza inmez sekize!
Sen neden, 'böyle vamp kadın' sahneleriyle gündeme geliyorsun?
'Güz Sancısı' ve 'Gecenin Kanatları' filmlerindeki o malum sahnelerde oynayarak ne olacağını zannettin?
Müjde Ar mı?
Müjde olmak için acayip bir zeka ve geniş bir yürek lazım.
Kendinden nasıl bu kadar emin olabilirsin?
XXXXXX
'Gecenin Kanatları'nda bir tuvalet sahnesi vardı ki, daha film vizyona girmeden o çirkin görüntü gazetelerin sür manşetlerinde yayınlandı, hiç mi yüzün kızarmadı,
hiç mi utanmadın?
Sonra, o filmlerin galalarına niye katılmadın?
Önce yapıp sonra pişmanlık duymak olur mu hiç?
Kullanılacağını, rezil edileceğini önceden kestiremedin mi?
Elbette o yönetmen senden böyle sahnelerde oynamanı talep eder...
80'li yılların zihniyetinin yanılgısına düşüp, başroldeki kadını müstehcen sahnelerde oynatırsa, izleyicinin ağzının sulanıp, sinema salonuna hücum edeceğini sanır.
Aptalca bir düşünce ama birçoğu için böyle.
Üstelik yapımcı, film vizyona girmeden önce, elindeki tüm malzemeyi, utanmadan, oyuncusunun haleti ruhiyesini hiç düşünmeden basınla paylaşır.
Ne o; filmin reklamını yapsınlar, daha iyi afişe etsinler diye...
Herkes cebini düşünür.
Senin kariyerin, geleceğin kimin umurunda!
XXXXXXX
Sevgili Beren,
madem kurtlar içine girdin, kuzu kalamazsın; bunları kanun gibi bileceksin!
Senin yaptığına, 'bile bile lades' denir.
Argo tabirle, 'kaşındığını' da söyleyebiliriz.
Bak bu da senin için hiç sağlıklı olmaz!
Akıllı ol, kimseye güvenme...
Yoksa sonun Sanem Çelik gibi olur.
Bir varmış bir yokmuş!
Etiketler: Beren Saat'i o kadar ağır eleştirdi ki
Ask-ı memnu dizisinde Bihter'i oynayan Beren Saat, trafik polisine yakalandı. Dizide Behlül’ün Riva’daki evinden dönerken hızdan dolayı trafik cezası kesilen Bihter, gerçek hayatta da hızdan trafik cezası yedi. Sarıyer’e giderken aşırı hız yaparken radara yakalanan oyuncu Beren Saat’e 270 TL trafik cezası kesildi.
Sarıyer Hacıosman Bayırı'nda hız uygulaması yapan Trafik Denetleme ekipleri, 34 FJ 6978 plakalı lüks bir otomobilin radara yakalandığını tespit etti. Durdurulan otomobili Beren Saat’in kullandığı görüldü. Hacıosman Bayırı'ndan 101 kilometre hızla yakalanan Beren Saat’e işlem yapıldı. Güzel oyuncuya 270 lira para cezası kesildi.
MİLLİYET
Etiketler: Gerçek Hayatta da Radara Yakalandı
Beren Saat, bir süre önce özel bir hastanede estetik operasyon yaptırdı ve göğüslerine silikon taktırdı. Kendisini ünlü bir estetik cerrahın ellerine teslim eden ve diri göğüslere kavuşan güzel oyuncu, yeni anlaşma yaptığı deodorant markasının reklamlarında göğsünü gere gere rol aldı.
ARTIK GÖĞSÜNÜ GERE GERE GEZİYOR
AŞK-ı Memnu dizisinin son bölümlerinde bariz şekilde fark edilen estetik operasyon, deodorant reklamında kendisini şüphelere yer bırakmayacak şekilde belli etti. Silikonlu göğüsleri sayesinde vücuduyla barışan Beren Saat, geçtiğimiz aylarda vizyona giren ‘Gecenin Kanatları’ adlı film de küçük göğüsleriyle gündeme gelmiş, rol arkadaşı Murat Ünalmış “Beren’in göğüslerine bakmadım” demişti. Ünalmış’ ın bu sözleri üzerine Müjde Ar da, “Bakmamış, çünkü bakacak bir şey bulamamış” yorumuyla Saat’le dalga geçmişti.
HT Magazin
www.berensaat.info
Ekranların sevilen dizisi Aşk-ı Memnu'nun güzel oyuncusu Beren Saat gecelerde hüzünlü halleriyle dikkat çekti.
Aşk-ı Memnu dizisinin güzel oyuncusu Beren Saat geçtiğimiz gece Asmalı Mescitte sevgilisi Levent Semerci’nin ofisinden çıkarken görüntülendi. Ayakligazete.com’un haberine göre Hüzünlü bir hali olan Beren Hanım soruları yanıtsız bırakmayı tercih ederken Levent Beyle neden ortaya çıkmadıklarını sorusuna tek yanıt verdi; “Biz hep birlikteyiz.” Güzel oyuncu daha sonra taksiye binerek hızla uzaklaştı. Beren Saat'in bu hüzünlü hallerinin sebebi ise merak konusu.
AYAKLI GAZETE http://www.ayakligazete.com.tr/haber/hayattan_bezmis_beren_.htm
http://www.berensaat.info
Etiketler: HAYATTAN BEZMİŞ BEREN
KANAL D'nin izlenme rekorları kıran dizisi Aşk-ı Memnu, Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) tarafından psikolojik açıdan incelendi.
(DHA) -- CİSED Adana Şube Başkanı Dr. Taner Canatar, inceleme sonuçlarını açıklarken, "Aşk-ı Memnu'da yaşanan aşk, ödipal (fallik, utanma duygusu olmayan) bir aşktır. Dizide yaşananlar Türk toplumunun bilinç dışı fantezilerini aktüalize ediyor" dedi.
3- 5 yaş arasındaki çocukların Freud'a göre ödipal dönem geçirdiklerini ve cinsel kimliğin temellerinin atıldığı bu evrede, çocukların anne ve babalarına aşık olduğunu anlatan Dr. Canatar, bu dönemin sağlıklı bir şekilde atlatılmaması durumunda ilerleyen yaşlarda çeşitli sorunlar yaratabileceğini söyledi.
Dr. Canatar, Aşk-ı Memnu dizisinde yaşanan aşk hikayelerinin birçok kişinin ödipal dönemden bilinçaltına yerleştirdiği konular olduğunu belirtti.
Dr. Canatar, "Bu evrede erkek çocuk bilinç dışı olarak anneye sahip olma ve babayı öldürme fantezileri kurarken, babayla rekabete girer ve onu kıskanır. Fakat baba tarafından hadım edilme korkusu nedeniyle bu rekabet zamanla babayla özdeşime döner. Kız çocuk için de babası vazgeçilmezdir. Erkek çocuğun babaya beslediği duyguları kız çocuk da anneye besler. Yani Aşk-ı Memnu'da yaşanan aşk, ödipal bir aşktır" dedi.
Canatar, "Aşk-ı Memnu dizisinde, Behlül baba gibi gördüğü amca ile bilinç dışı olarak rekabet edebilmek amacı ile onun karısı ile aşk yaşarken, bir yandan da yakalanma ve amca tarafından cezalandırılma korkusu yaşıyor olabilir. Yine Bihter de babasını kaybetmiş ve bundan anneyi sorumlu tutuyor, anneyi cezalandırmak istiyor ve bunun için annenin hoşlandığı babası yaşındaki Adnan Bey'le evlenmiş olabilir. Ayrıca Adnan Bey de kızı yaşındaki bir kadınla evlenerek ters ödipal yaşıyor olabilir"
"İlk günden beri canımı acıttılar"
İstese de istemese de hakkında her gün bir haber çıkıyor. Peki ama o bunların ne kadarında gerçekten var? Beren Saat kendini anlattı.
04 Nisan 2010 Pazar, 08:58:10
Çok genç. Çok güzel. Kimseye eyvallahı yok. “Kimse bana istemediğim şeyi yaptıramaz” derken, omuzlarını silkerek “Bana ne, bana ne” diyen genç bir çocuk-kadın değil, kararlı bir kadın. Takıntısı, kendini korumak, kendi güvenlik koridorunun dışına çıkmamak. Belki güzelliği, belki rol kabiliyeti sayesinde hızla tırmandığı basamakların altında aşağıya
yuvarlanmasını bekleyenlerin de fazlasıyla farkında. Medyayı sevmiyor. “Medya canımı çok yaktı” diyor. Hayatını, hata yapmamak üzere kodlamış. Ama mesela üniversite mezunu olmamasını konuşurken, üzülüyor mu, kızıyor mu anlaşılamıyor. Verdiği kararlardan pişman değil. “Hatırla Sevgili yerine dördüncü sınıfta olmak ister miydim sorusuna cevabım ne yazık ki evet değil” diyor.
Bugüne kadar oynadığı her kadın rolünün, içindeki kadına bir şeyler öğrettiğini, onu törpülediğini anlatıyor. Aşkın şiddetli duygularla onu sarsmasını isterken, güce zaafı olduğu konusundaki eleştirilere, “Bihter’le Beren’i karıştırma durumu” cevabını yapıştırıyor. Yaşayacağı duygusal inişler ve çıkışlar onu korkutmuyor. “Ağlarsam son damlasına kadar
ağlarım” diyecek kadar hüzünlere kapısını açık tutuyor. Diyorum ya, Beren Saat her şeye hazır, bekliyor. Kadınların birer Bihter’e dönüştüğü günlerde Beren Saat, “Beren” olarak bir deodorant markasının yeni yüzü olduğunun açıklandığı basın toplantısının ardından sorularımı yanıtlıyor...
GAZETE HABERTURK / HT PAZAR/ ELİF KEY
Günün birinde bu kadar çok konuşulacağınız aklınıza gelmiş miydi?
Öyle bir hayal kurmadım aslında! Bu kadar da dışarıdan görmedim meseleyi. Her zaman kendi istediklerim, kendi heyecanım için peşinden koştuğum bir serüvendi, hâlâ da öyle... Ve bu da bir sonuç!
Rüştünüzü çok genç yaşta ispat ettiniz, bu sizde bir ağırlık mı hafiflik mi yaratıyor?
Zaman zaman ağırlık, zaman zaman hafiflik. “Aa evet, yaptım bunu” demek zaman zaman insanı çok mutlu ediyor. Ama zaman zaman da özgürlük alanının çok kısıtlandığını hissettiğiniz, “Eyvah bundan sonraki adımım ne olacak” dediğiniz oluyor. Tabii ki kaygılar
hep var. Özellikle yükselen bir grafik olduğunda, “Bu grafiğin altına düşmemem lazım” kaygısı yaşanıyor.
Hem mesafeli, hem de başarıya odaklanmış duruyorsunuz. Kimseye eyvallahınız yok, reklam olsun diye bir yerlere çıkmıyorsunuz. Bu genetik mi, yoksa siz mi bunu geliştirdiniz?
Birazcık yaradılış meselesi. Kişisel ilişkilerimde de biraz mesafem vardır ve kimse bana
istemediğim hiçbir şeyi yaptıramaz. Bu tavrım büyürken de devam etti. Ama tecrübelerle de ilgili, sadece şahsi değil, gözlemlediğim hayatlar var. Onlara bakıp da, “Bence yanlış yapmış, ben böyle yapmamalıyım” dediğim oluyor. Kendi sektörümden
insanları gözlemliyorum. Diğer taraftan zaman değişiyor, bizim davranış biçimlerimiz de değişiyor, insanların eskiden davrandığı gibi değiliz. İnsanları evime çağırıp, kameralara hayatımı anlatmıyorum; bir dönem üslup buymuş. Ama şimdi öyle bir dönemde değiliz. O
dönemde yaşasaydım, bunu da yapar mıydım bilmiyorum. Eğer müzikle uğraşıyor olsaydım, belki evet, Beren olarak beni her yönümle tanımalarını isterdim, daha rahat
davranabilirdim. Ama yaptığım iş açısından, bana çok ulaşamamalarını, kim olduğumdan tam da emin olamamalarını doğru buluyorum. Çünkü başka kadın bedenlerinde gezdiğim zaman bana inanmaları gerekiyor. Profesyonel açıdan bana doğru gelen bu! Bakıyorum da, zaten benim jenerasyonumda böyle bir şey kalmadı, biz birbirimize laf atmıyoruz, herkes önüne bakıyor. Herkes profesyonel hayatına kafa yorduğunda, sadece o profesyonel
enerjilerin kapışması olabilir zaman zaman. Hiçbir kişisel problemimiz yok, kendimizi ortaya dökme meraklısı değiliz. Galiba bizimle başka bir ekol oluşuyor ve ben bundan çok memnunum.
VERDİĞİM HİÇBİR KARARDAN PİŞMAN DEĞİLİM
Siz ne yapsanız çok eleştiriliyorsunuz. Kim bu sizi eleştiren jenerasyon?
Bana basın üzerinden yapılan taciz atışlarına bakarsanız, bu hiçbir zaman benim yaşıtım olmuyor! Bu da tesadüf değil herhalde.
Üniversite mezunu olmamanız sizde bir ek♥♥♥lik yaratıyor mu?
Yoo. Aslında verdiğim hiçbir karardan pişman olmadığım gibi bundan da pişman değilim. Zaten devamsızlıktan ilişiğim kesildi. Önüme bir rol geldiğinde, “Ben bunu da oynamak zorundayım” diyordum. Kendimi suçlamıyorum. Afla dönebilirim, bambaşka bir bölümde okuyabilirim. Akademik eğitimi asla reddetmiyorum. Ama gerçekten pişman değilim. “Hatırla Sevgili yerine dördüncü sınıfta olmak ister miydim” sorusunun cevabı ne yazık ki “Evet” değil.
Etrafınız sizin ününüzle nasıl baş ediyor?
Çok bir şey değişmedi zaten! Büyük starların hayatında muhakkak bir şey yaratıyordur. Star
olmak, dünyanın her tarafında tanınıyor olmak demek. Benim için öyle değil. Sokakta tanıyan insanlar birazcık artıyor, hiç tanımadığın insanlar selam veriyor, gittiğin alanlar biraz kısıtlanıyor ama bunun haricinde sevimsiz bir değişiklik yok.
Rol modeliniz kim?
Sahneye girdiği anda eriyen bir yapıda olan aktristleri örnek alıyorum. Sokakta yürürken herkes benim etki alanımda olmak zorunda değil, ama oynadığım projenin içinde, eriyebilen bir yapıda olmak zorundayım. Asıl rol modelim anneannem. En yakın dostlarımdan biri. Davranışsal olarak da, belki o mesafemi ve sınırlarımı şekillendiren insan olma konusunda rol modelim anneannemdir. Başka biri yok!
Hayatınızdan dizileri çıkarsak ne yaparsınız?
Ölene kadar sinema yapmak istiyorum. Denediğim şeyler içinde ayaklarımı en fazla yerden kesen, bu his. Sinema perdesini görmek çok büyülü. Sen o an, gerçeğe en yakın şekilde bir atmosferin içindesin ve o anı 40 sene sonra da seyrettiğinde o an orada yaşıyor oluyor. Bu fikir bana çok büyülü geliyor.
Medyayı neden sevmiyorsunuz?İlk günlerden başlayarak canımı acıttılar. Konu medyadan hoşlanmamak değil, ben hiçbir şeyi genele yaymaktan hoşlanmıyorum. Şahıslar üzerinden gidiyorum artık; bazı şahıslar var ki, dünyanın en büyük gazetesinin başına geçebilir ama “A” bile demem onun
gazetesine! Hele bir de bana zarar verdiyse, etik olarak asla dönüp bakmam, betona bağlarım, bir şey de yapmam, yani intikam duygum da hırslarım da yoktur. Bu onlar için ne kadar önemlidir bilemem ama benim canımı yakan biri bir daha ömür boyu benim yanıma
yaklaşamaz!
Hayal bile edemeyeceğim şeyler yaşamak isterim
Siz kendi hayat senaryonuzun neresindesiniz?
Böyle bir senaryom yok. Hayatın ne sunacağını bilmiyorum. Hayal bile edemeyeceğim şeylerin başıma gelmesini dilerim.
Aslında bu dileğiniz sert bir dilek. Her şeyi içerebilir.
Evet evet. Sert yanları çok acılı oluyor, mutlu yanları da çok yukarı fırlatıyor. Böyle olsun.
Derdiniz büyümek sanki. İyiyi ve kötüyü karşılamaya hazırsınız.
En başa dönersek; ben bu işi dıştan bir nedenle istemedim, bana katacakları için yapmaya
başladım. Çevrem küçük olsun ama gerçek olsun, yaşadığım anlarım güzel olsun, yediğim
yemek az olsun ama tadını unutmayayım. Bütün yaşam biçimim, içimden daha saf ama
daha ruhen gelişmiş bir insan çıkarmakla ilgili.
Sizin coştuğunuz zamanlar yok mu? Çikolata yiyip dişlerinize sürüp güldüğünüz oluyor mu mesela? Hiç kafamda öyle canlandıramıyorum sizi..
Hayal bile edemezsiniz.
Neler yaparsınız mesela? Komik misinizdir?
Neden anlatayayım ki? Tahmin ettiğiniz kadar sıkıcı olmayabilirim. Yaşanmadan tanıtamam kendimi. Benimle yaşayan insanların bilebileceği, erişebileceği bir Beren o. Anlatsam da komik olmaz.
Aşk-ı Memnu sadece sevişme sahneleriyle tutmadı
Gecenin Kanatları’ndaki lansman yüzünden basın toplantısına gitmediniz; ama Aşk-ı Memnu’da her hafta bu yolla lanse ediliyorsunuz. Birine sert tepki verdiniz, diğerine vermiyorsunuz. Neden?
Koşullar eşit değil. 26 bölümde Kıvanç’la elimiz elimize değmedi. Aşk-ı Memnu sevişme sahneleri üzerinden tutsun diye uğraşmadık. Ay Yapım hiçbir zaman böyle bir pompalama yapmadı. İnsanların belleksizliği sebebiyle unutulan şey bu. Böyle yazıyorlar ama, eğer Ay Yapım bunu böyle yapsaydı, onlara da tepki verirdim. İnsanlar Aşk-ı Memnu’nun nasıl başladığını unutuyor. Toplamda çekilen üç sahne vardır. Biz 69’uncu bölümü çekiyoruz, ama magazin basını hep aynı görselleri kullanırsa, iş oraya gider.
KENDİMİ SANAL BİR PLATFORMDA DEŞİFRE EDER MİYİM?
Twitter’daki Beren Saat siz misiniz?
Hayır.
Hep “Haha, hehe, muah” diye öpücükler yollayan birisi, sizin adınıza 6 bin kişiye sesleniyor.
O şizofren arkadaşa hayatta mutluluklar diliyorum. Şu da inandırıcı değil, ben bu kadar her şeye mesafe koyarken, kendimi sanal bir platformda deşifre eder miyim?
BEREN ARTIK TERLETMEYECEK
Bu kadar çok taklit ediliyorsunuz. Şimdi de bir deodorant markasının yüzü oldunuz. İnanıyor musunuz kadınları ikna edeceğinize?
İnanıyorum. Gülben’in sağladığı bir artış varken, benim de yapacağım katkılarla bunun geri dönüşü alınabilir bir şey olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de 100 aileden 33’ünde deodorant kullanımı var. Bu kampanyanın yüzü olarak önemli misyonlarımızdan birisi, insanların
kendilerini iyi ve güzel hissetmelerini sağlamak.
Her şeyin tesadüf olmasını dileyenler var!
İçinde bulunduğunuz sektörde kendinizi güvensiz hissediyor musunuz?
Bu mesleğin öyle bir riskli tarafı var. Birtakım fiziksel özellikler yüzünden hızla öne çıkıp bunlar kaybolduğu zaman insanların düştüğü bunalım hikâyelerini çok iyi biliyoruz. O yüzden bence insan o güvenli alanı sadece kendi ruhunda yaratabilir. Onu sağlamaya çalışıyorum. Ne ekonomik, ne sosyal güvenlikli bir alan yok. Bir gün 20-30 sene sonra
kendime baktığımda ne göreceğimi bilmiyorum ama başa çıkabilirim gibi geliyor.
Bir röportajınızda, “Yaklaşan tehlikeyi sezip, dikenleri çıkarmaktan” mbahsediyorsunuz. Bu öğrenilebilir bir şey mi?
Hissedilebilir bir şey. Biraz işin satrancını görmekle alakalı. Hayatın her anında insanları
izlemek ve malzeme toplamak benim mesleğimin reflekslerinden biri olduğu için, insanların davranışlarını sezmek çok da sürpriz olmuyor. Aşağı yukarı bir insanla vakit geçirdiğiniz zaman, gelecek tehlikeyi seziyorsunuz. Bu insanın, bakışından, gülüşünden anlaşılıyor.
Tepedesiniz, merdivenin aşağısında sizin inişinizi bekleyen insanlar olduğunu düşünüyor musunuz?
Buna tekil cevap vermeme gerek yok, hep birlikte görüyoruz bence! Çünkü biçimimiz bu,
herhangi birinin başardığı bir şeyden rahatsız olmak, bunun tesadüf olmasını, her şeyin şansa bağlı olmasını dilemek var bizim ülkemizde.
Bihter’le Beren’i birbirine karıştırıyorlar
Levent Semerci’yle beraber misiniz?
O konulara girmiyorum.
Peki şu anda ruh haliniz nedir? Mutlu musunuz?
Yaşadığım hayattan hep mutluyum.
Seçtiğiniz erkekler münasebetiyle “kadınlar” sizin “güce zaafınız” olduğunu düşünüyor.
Kadının yaradılışında, güçlü avcıya gitmek ve soyun devamına yönelmek, buna genetik olarak programlanmak var zaten. Buna “Hayır” desek de, hiçbir inandırıcılığı yok. Hikâye zaten buradan başlıyor. Ama onun haricinde, “güce zaafı olmak” nedir?
Bilmem ne holdingin sahibi, bilmem ne soyadlı biriyle beraber olmak mıdır? Bunun cevabını ben bilmiyorum. Biraz Bihter’le Beren’i birbirine karıştırma durumu var.
Ama siz hangi dönemde, kim ön plandaysa, onunla beraber oldunuz. Bunun bir etkisi olabilir bu düşünce tarzında...
Ama belki de bilmiyorsunuzdur ki, o dönem, adı anılanın öncesinden başlıyordur. Ya da kadının adının adamdan daha çok ön planda olduğu bir dönemdir. Hikâyenin burasında da böyle bir şey var. Biz feodal kafalı bir toplumuz, erkekler de kadınları kompleks ediniyor.
Önyargılara dair hissiyatınız ne? Einstein, “Önyargıları kırmak, atomu parçalamak kadar
zordur” demiş.
Bu konuda sert fikirlerim var. Önyargıları kırabilmek dışarıdan yapılabilecek bir şey değil. 16
yaşında buna dair çok büyük bir ders aldım; yıllarca “Allahım bu ne salak biri” dediğim bir kız arkadaşım, bir gün sıra arkadaşım ve hayatımdaki en yakın dostum oldu. “Bu hayatın bana büyük dersi” dedim ve bir daha bunu yapmadım. Bu atom, ancak kişi isterse içeriden parçalanabilir. Bu önyargıları kırmak istemedikleri için kırmadıklarını da düşünüyorum.
Hoşgörüden bahsetmiyorum, gerçekten dürüstçe anlamaktan bahsediyorum. İnsanların empatiyi âdet haline getirmeleri lazım. Benim 16 yaşında aldığım dersi hepimiz alabilseydik, bugün “Sen Türksün, ben Kürtüm, ben Aleviyim” demez, “Ya sen ben olursun
ya da buradan gidersin” demeye vardırmazdık işi.
“Erkek gibi kadınlarla, kadın gibi erkeklerin dünyasında yaşadığımız” görüşüne katılır mısınız?
Ben öyle düşünmüyorum. Bu kadar benzeştiğimizi, bu kadar yer değiştirdiğimizi düşünmüyorum. Bunu çok küçük bir kadın nüfusu için söyleyebiliriz. Ama Türkiye nüfusunun ne kadarı bu kadınlar?
OYNADIĞIM HER KADIN BEREN’İ BÜYÜTÜYOR
Gece kendimi “Elif senin röportajın Bihter’le değil Beren’le” diye telkin ettim. Zaman zaman Bihter’le Beren’in kodları karışıyor mu? İki dünya arasında sıkışıyor musunuz?
Yok. Aslında bu işin şöyle tadını çıkarıyorum; oynadığım herhangi bir kadın, aslında
yaşayamayacağım tecrübeleri kazandırıyor bana. Oynadığım her karakterdeki değişiklikler,
farkındalıklar Beren’e geri dönüyor, Beren’i büyütüyor. İçimdeki kadını büyütüp besliyor. Ama öyle bir sıkışıklık yaşamıyorum.
İlk rolünüzden bu yana, o günkü Beren’le bugünkü Beren arasında “kadınlık” anlamında ne fark var?
Benim davranış biçimim değişmedi. Ama empati kurmayı refleks haline getirdiğimden beri, daha sabırlı ve daha anlayışlıyım. Normal koşullarda hayatına sokmayacağın birinin haklı
nedenlerini anlayıp onu oynamak zorunda kalıyorsun. Sanıyorum mesleğin bana verdiği en büyük kazanım bu oldu. Biraz daha köşelerim törpülendi. Ama daha duygusal ya da daha hırçın olmadım.
Bu kadar güzel olmasaydınız yine oyuncu olur muydunuz?
Ben isterdim ama kamerayla çalıştığınız zaman fiziksel özellikler çok önemli, bunu yadsıyamam. Sonuç ne olurdu bilemem.
“Her anlamda taş gibi kadın” desem, alınır mısınız? Duruşunuz da taş gibi çünkü.
(Gülüyor) Bilmem. Fiziksel anlamda kullanıldığında bir karşılığı var ama karakter olarak taş gibi olmayı bilemedim; çok donuk ve sert olmak anlamına da gelebilir. Bilmem iyi bir şey mi?
Kadın ve erkek ilişkilerini layıkıyla becerdiğinizi, işte yakaladığınız başarıyı aşkta
yakaladığınızı düşünüyor musunuz?
Buna başarmak diye bakmıyorum. Mesleki olarak söylediğim şeyleri kadın-erkek ilişkileri için de söyleyebilirim. Dışarıdan “Hmm bak bunu da başardı” dedikleri şey, içeriden
benim için bambaşka bir his verebiliyor. Benim için o kadar değerli olmayabiliyor. İnsan
ilişkilerinde başarmak diye bir şeyin kotası nedir bilmiyorum. Bu sadece iyi hissetmek değil; arada sıkışık kalmış bir şeyleri yaşamak istemiyorum, rutin bir şey yaşamak istemiyorum. Sadece bana şiddetli duygular hissettiren bir şeyler yaşamak istiyorum. Benim için başarı, ağlasam bile gözyaşımın son damlasına kadar ağlamaktır. Ama tek bir notaya basar gibi, “dıtttt” telefon sinyali gibi devam eden bir şey 20 sene sürse başarı değil.
www.berensaat.info
Aşk-ı Memnu'nun baş karakteri ne giyse moda oluyor...31.03.2010 08:43:22 Kanal D'nin reyting rekortmeni dizisi Aşk-ı Memnu, cesur sevişme sahnelerinin yanısıra lüks yaşamın örnekleriyle de adından söz ettiriyor. Dizide kullanılan arabalar, mekanlar, kıyafet ve aksesuarlar en az oyuncular kadar ilgi odağı...
Dizinin esas kadını Bihter ise Türk kadını için tam bir moda ikonu haline geldi. Giydiği her kıyafet olay olan Bihter'in takipçileri gün geçtikçe artıyor.
İşte Bihter'in ilk günden bu yana büyük beğeni toplayan kıyafetleri...
Etiketler: Yeni İkoncan Bihter
Hakan GENCE 4 Nisan 2010
Kimini ♥♥♥♥i eda, kimini çocuksu tavırlar tavlıyor ama erkeklerin gözde kadınları hergün değişiyor. Bir dönemin en çok ses getireni bir sonraki sene yerini hızla başkasına bırakıyor, hatta itici bulunuyor. Peki şu sıralar en çok hangi ünlü Türk kadınları revaçta? Bir oylama yaptık, yarış Tuğba Büyüküstün ve Tuğçe Kazaz arasında geçti. Bazı jüri üyeleri Tuğçe Kazaz’ın eskidiği görüşünde, bazılarına göre hala vazgeçilmez. Fakat az bir farkla bayrağı Tuğba Büyüküstün kaptı. Hemen arakalarından ise bacakları beğenilen Berrak Tüzünataç koşuyor.
Gönülleri bakışlarıyla çeliyor
1. TUBA BÜYÜKÜSTÜN (61 PUAN)
Gözleri, saçları, boynu ve bakışlarıyla erkeklerin gönlünü çeliyor. Oynadığı diziler sayesinde Arap ülkelerinde de tanınıyor ve beğeniliyor. Ön adı Hatice. 28 yaşında. Aslen Erzurumlu ama İstanbul’da doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sahne Dekorları ve Kostüm Tasarımı Bölümü’nü bitirdi. Kariyerinin dönüm noktası yönetmen Tomris Giritlioğlu’yla tanışmak oldu. Ekranlarda ilk olarak Sultan Makamı adlı dizinin son dört bölümünde göründü. Ardından Çağan Irmak’ın yönettiği Çemberimde Gül Oya adlı dizide rol aldı. En ses getiren işi Ihlamurlar Altında adlı dizi oldu. Başrolü paylaştığı Bülent İnal’la da bir süre aşk yaşadı. Hatay’da çekilen Asi adlı televizyon dizisiyle hafızlara kazandı. Şimdi, bir dönem isimleri birarada anılan Cansel Elçin’le Gönülçelen adlı dizide oynuyor. Roman ağızıyla konuşmasını bazıları ilginç buluyor, bazıları bu dizideki oyunculuğunu olumsuz eleştiriyor. Müslüman bir kızla Hristiyan bir gencin aşkını konu alan Yüreğine Sor adlı sinema filmi de hala vizyonda.
Yüreğine Sor’da o oynamalıydı
2. TUĞÇE KAZAZ: 57 PUAN
Balıkesirli 28 yaşındaki Tuğçe Kazaz’ı Miss Turkey 2001’de birinci seçildikten sonra tanıdık. 1.85 boyundaki mankeni erkekler vücudunun farklı noktalarındaki dövmeleri, kusursuza yakın vücudu ve cesur tavırlarından dolayı beğeniyor. Sevgilileri, evliliği, boşanması her zaman magazin basının ana malzemelerinden oldu. Yunan George Seitaridis ile evlenmesi çok ses getirdi. Önce din değiştirip Ortodoks oldu ve Maria Seitaridis ismini aldı. Ama şimdi kocasından boşandı ve Türkiye’de. Geçtiğimiz aylarda bir marka için verdiği pozlarla yeniden gündemeydi. Manşetleri süsledi. Söylediğine göre o artık kendine farklı bir yol çiziyor. Halen Milano’daki ünlü bir mankenlik ajansına kayıtlı. Röportajlarında kendini sadece işini verdiğini söyleyen bir kız.
Berrak hanım gerginsiniz bugün yine?
3. BERRAK TÜZÜNATAÇ: 48 PUAN
26 yaşındaki Berrak Tüzünataç, Yalova doğumlu. Özellikle bacakları, cool görüntüsü ve gözleri erkekleri büyülüyor. Sinirli olduğu söylense de o aksini iddia ediyor. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun. İlk kez hayatımıza bir müzik kanalında haber sunarak girdi. Ardından Yılmaz Erdoğan’ın Organize İşler filminde küçük bir rol aldı. Elveda Rumeli adlı televizyon dizisindeki karakteriyle başarıyı yakaladı. Bu sene rol aldığı Bu Kalp Seni Unutur Mu adlı dizi reytingleri kötü gittiği için yayından kaldırıldı. Zeki Demirkubuz’un Kıskanmak filminde oynadı. Bunu Uğur Yücel’in yönettiği Ejder Kapanı isimli film takip etti. Filmde sevgilisi Nejat İşler’le birlikte rol aldı. İlk çıktığı günlerden bu yana Cem Yılmaz, Okan Bayülgen ve İlhan Mansız ile ismi anıldı.
Türkan Şoray’a benzetiliyor
4. FAHRİYE EVCEN: 42 PUAN
Samsun Bafralı olan Fahriye Evcen, 24 yaşında. Hayranları onu Türkan Şoray ve Monica Belluci’ye benzetiyor. Duru bir güzelliği var. Ama ağlama sahnelerinde çıkardığı sesler bazılarına antipatik geliyor. Evcen’in hikayesine gelince; babası Selanik göçmeni, annesi Çerkez. Onun için her şey Düsseldorf Heinrich-Heine Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde okurken dizi teklifi almasıyla başladı. Yaprak Dökümü adlı dizide Necla karakterini canlandırarak milyonların evine girdi. Bunu ilk sinema filmi Aşk Tutulması izledi. Sinemaya Cennet ve gösterime girecek Takiye ile devam etti. Bu arada Özcan Deniz’le yaşadığı ilişkisiyle de hep gündemde kaldı.
5. BEREN SAAT: 36 PUAN
Ankara doğumlu Beren Saat, 24 yaşında. Erkekler ona Lolita benzetmesi yapsalar da o röportajlarında “Artık kart Lolita’yım” diyor. Yüz hatları, dudakları ve edası çekici bulunuyor. Kadınlar topuklu ayakkabıyla yürüyemediğini iddia ediyor. O televizyon programıyla keşfedilenlerden. Türkiye’nin Yıldızları adlı bir yarışma programıyla hayatımıza girdi. Ardından televizyon dizilerinde karşımıza çıktı. Büyük patlamasını Halid Ziya Uşaklıgil’in eserinden uyarlanan Aşk-ı Memnu dizisinde canlandırdığı Bihter karakteriyle yaptı. Dizide yaşadığı yasak aşk ve cinsellik sahneleri ününü arttırdı. İlk sinema deneyimi Güz Sancısı oldu. Ayrıca Gecenin Kanatları isimli filmde başrolü kaptı.
Belçikadan gelen Türk kadını
6. HADİSE: 24 PUAN
Belçika doğumlu Hadise’nin tam adı Hadise Açıkgöz. Tipik bir Türk kadını hatlarına sahip. Şovları ve dans figürleri erkeklerin ilgisini görüyor. Bacakları ayrıca beğeniliyor. Onun tanınması Belçika’da düzenlenen Pop Idol yarışmasıyla oldu. Belçika’da ilk single’ı Milk Chocolate Girl ile üne kavuştu. Bunu Türkiye’de de adını duyuran Stir Me Up takip etti. Deli Oğlan şarkısı gece kulüplerinin en çalınan parçalarından oldu. Geçen sene Düm Tek Tek adlı şarkıyla Türkiye’yi temsil ettiği Eurovision Şarkı Yarışması’nda dördüncü geldi. Kahraman isimli bir albüm çıkardı. Halen söz yazarı ve besteci Sinan Akçıl’la birlikte.
Puanı az ama gençlerin gözdesi
7. PELİN KARAHAN: 15 PUAN
Asıl Adı Vildan Pelin Karahan. 26 yaşındaki oyuncu özellikle gençler erkeklerin gözdesi. Masum bakışları, mavi gözleri ve beyaz ten rengi beğeniliyor. Aslen Ankara’lı olan oyuncu İstanbul’a çalışmak için geldi ve ek iş olarak kaydolduğu Erberk Ajans aracılığıyla ilk reklam filmi işini kaptı. Esas dönüm noktası Kavak Yelleri’nde Aslı karakterini canlandırmak oldu.
OYLAMA NASIL YAPILDI?
Erkeklerin son dönemde en beğendiği kadınları seçmek için önce son dönemin en ses getiren ve beğenilen yedi kadın ismine karar verdik. Ardından bu yedi kadını kendi dalında başarılı 10 erkekten oluşan jüri üyemize sorduk. Birinci sıraya koydukları kişiye 7, ikinciye 6, sonrakine 5, 4, 3, 2, en sonuncuya da 1 puan verildi.
HÜRRİYET-PAZAR
www.berensaat.info